Kimi hikâyeler vardır ki, duymak bile insanın yüreğine ağır gelir. Ancak bu hikâyeler, tarih denen zaman nehrinde bir çığlık gibi yankılanır; unutulmamak, unutturulmamak için… Türkan Bebek’in hikâyesi de işte böyle bir hikâyedir.
1953 yılında Bulgaristan’ın karanlık asimilasyon politikalarının pençesinde, bir ailenin umutla sarıldığı masum bir yaşam, henüz başlangıcında, zalimce söndürüldü. Türkan, dünyayı sadece birkaç aylık gözleriyle görebildi; ama o masum gözlerdeki umut, bu topraklarda milyonların vicdanına kazındı.
Zulüm, bir bebekten daha masum bir şeye dokunabilir mi? Türkan Bebek’in annesinin kucağında, çaresiz çığlıklar arasında hayata vedası, insanlığın en büyük sınavlarından biriydi. O gün, sadece bir bebek değil; vicdanlar, umutlar ve bir halkın öz benliği yara aldı.
Aradan geçen 40 yıl, Türkan Bebek’in masumiyetini unutmaya yetmedi. Bugün, Ergene’deki Türkan Bebek Parkı’nda onun hatırası için bir araya gelenler, sadece bir bebeği değil, aynı zamanda insanlığın onur mücadelesini anıyor. Ergene Belediye Başkanı Müge Yıldız Topak’ın da dediği gibi, “Onun hikâyesi hepimiz için bir vicdan çağrısıdır.”
O minicik beden, Bulgaristan’daki soydaşlarımızın uğradığı haksızlıkların sessiz çığlığı oldu. Türkan Bebek, insan hakları, özgürlük ve barış mücadelesinin sembolü olarak tarihe kazındı. Çünkü onun hikâyesi, sadece bir halkın acısı değil; insanlık onurunun evrensel bir aynasıdır.
Bugün Türkan’ın anısına bırakılan her karanfil, onun masumiyetine bir selamdır. Her bir karanfil, geçmişin karanlık sayfalarına ışık tutan bir umut feneri… O fener, Türkan Bebek’in “mazlumların sesi ve bağımsızlık mücadelemizin sembolü” olarak sonsuza dek yaşayacağını gösteriyor.
Birlik ve beraberliğin en güçlü bağımız olduğunu hatırlatan bu anma töreni, geçmişteki acılardan geleceğin umutlarına köprü kuruyor. Ve bizler, Türkan’ın anısı önünde saygıyla eğilirken, onun yaktığı meşaleyi taşımaya devam ediyoruz. Çünkü unutmak, ikinci bir ölüm olur. Türkan Bebek, yaşadıklarımızın, yaşatmamamız gerekenlerin ve hep hatırlamamız gerekenlerin adıdır.
Eğer bir gün vicdanımız bizi susmaya zorlarsa, Türkan’ın hikâyesi, sonsuz bir yankı gibi kulaklarımızda çınlasın: “Masumiyet asla ölmez.”
SABAH SABAH NİJAT AYVAZ
17 saat önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önceSABAH SABAH NİJAT AYVAZ
2 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
4 gün önceSABAH SABAH NİJAT AYVAZ
5 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.