Bi Kahve!
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır...
Tarihçesine baktığımızda Osmanlı Türkleri Yemeni 1536'da işgal ettiler ve işgalin hemen ardından, 1543 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirir. Ve kahve çekirdeği Türk imparatorluğu için önemli bir ihracat malı oldu. Çekirdekler genelde Yemen limanı olan Moha'dan ihraç ediliyorlardı. Bu yüzden o bölgeden gelen kahve limanın adını aldı. Ticaret yolunu kahveyi gemi yoluyla Süveyşe götürmek ve sonra deveyle Fransız ve Venedik tüccarları tarafından alındığı Aleksandriyen depolarına ulaştırmaktan oluşturuyordu. Kahve ticareti gelir sağlamanın ana yolu olduğu için, Türkler hasetle Yemen'deki ağaçların yetiştirilmesinde monopoli kurdular. Üreyebilen çekirdeklerin öncelikle kaynamış suda demlenmeden veya filizlenmesini engellemek için kısmen kavrulmadan ülkenin dışına çıkarılmasına izin vermediler.
Bu güvenlik önlemleri, kaçınılmaz olarak atlatıldı. 1600'lerde bir tarihte, Baba Budan adında Müslüman bir hacı 7 tane kahve çekirdeğini midesine bağlayarak dışarı çıkardı ve güney Hindistan'da Mysore dağlarında başarıyla yetiştirdi. 1616'da, dünyanın deniz yolu ticaretine hakim Hollandalı Aden'den Yemen'e bir ağaç getirtti. Hollandalı onun tohumlarından Ceylon'da, 1658 yılında kahve yetiştirmeye başladı. 1699'da başka bir Hollandalı, ağaçları Malabar'dan Cava'ya getirdi. Bunu takiben ağaçlar Sumatra, Selebes, Timor, Bali ve Doğu Hint adalarında yetiştirilmeye başladı. Buna mütakip gelen yıllar boyunca, Hollandalı Doğu Hint adaları kahvenin dünya piyasalarındaki fiyatını belirledi.
Günümüzde yüksek kaliteli kahvenin çok az bir miktarı Cava'dan gelse de ve ve Moha 1869'da liman olarak geçerliliğini yitirse de, 1700'lerde, Cava ve Moha'dan gelen kahveler en çok bilinen ve aranılan kahvelerdi ve bu isimler hala bazı kahve çeşitlerine eşanlamlı olarak kullanılmaktadırlar.
Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını alır.
Hani tatmışlığımız görmüşlüğümüz var Kum'da, Köz'de, Mangal'da, Odun Ateşin'de Türk kahvesini de "Güğüm'de kahve"yi tarihine baktığımda okudum.
Sahi sizin oralarda Güğümde Türk Kahvesi yapan va mı?
İşin mizahı bir yana Türk kahvesini sevmeyen var mı? Ben güzel bir yemeğin sonrasında bayılırım.
Hele de kallavi bir sohbet varsa of of damağımda lezzet patlaması olur vallaha...
Bİ KAHVENİZ VARSA ALIRIM...
Kahve üzerine yazılacak çok şey var ama Lambadaki Cin gurme sayfamızda bu yazımı okuyorsanız sizlere içinde minicik tüyoların olduğu iki lafın arasında lezzetli Türk Kahvesi tarifi verivereyim...
Türk Kahvesi Nasıl Yapılır?
Türk kahvesi tarifi de en az kahvenin kendisi kadar viral olmuş bir konudur. Türk kahve tutkunu olanların çoğu en lezzetli, en köpüklü ve en kıvamında Türk kahvesi pişirmenin yöntemlerine bakıyor. Bir cezve, bir tatlı kaşığı, biraz Türk kahvesi ve şeker kullanarak “Türk kahvesi nasıl yapılır?” sorusunun yanıtını verelim. Her fincan için soğuk suyu cezveye boşalttıktan sonra yine her fincan için bir tepeleme dolu tatlı kaşığı Türk kahvesi eklenir. Tercihe bağlı olarak esen miktarda şeker ilave edildikten sonra kısık ateşte yavaşça karıştırılarak pişirilir.
Lezzetli Türk kahvesi tarifi için en önemli nokta kahveyi kısık ateşte pişirmektir. Kahve yavaş yavaş köpürecek ve sonunda taşmaya başlayacaktır. Bu noktada altını kaparak oluşan köpükleri fincanlara eşit olarak dağıtabilirsiniz. Hemen ardından cezvede kalan kahveyi bir taşımlık daha pişirdikten sonra bardaklara servis yapabilirsiniz. Türk kahvesi tarifi püf noktalarından biri de kahvenin azar azar ve yavaşça karıştırılmasıdır. Öğütülmüş ve taze kavrulmuş kahve her zaman daha iyi köpürür ve bir o kadar da lezzetli olur.
Nijat Ayvaz