22 Kasım 2024 Cuma
AYM’ye şikayette bulunan vatandaşın; çevresel etki değerlendirmesi yapılmadan yaşadığı sitenin karşısına belediye tarafından balık ve su ürünleri toptancı hali yapılması ile ilgili Anayasa Mahkemesi özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Anayasa Mahkemesinde (AYM), görülen 2022/769 e 2023/63 karar nolu dosyada ikamet ettiği sitenin karşısına çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) yapılmadan belediye tarafından balık hali yapılmasından şikayet eden ve bu yönde açtığı davalar reddedilen vatandaşın bireysel başvurusunda özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Meclisi, belediyeye ait olan Yavuz Mahallesi’ndeki arsaya balık ve su ürünleri toptancı hali yapılmasına ilişkin yatırımın onaylanmasına karar verdi.
Bunun üzerine söz konusu halin yapılacağı arsanın karşısındaki sitede oturan bir kişi, kararın iptali istemiyle Tekirdağ İdare Mahkemesine dava açtı. Davacı vatandaş, inşaata başlandığını, halin tamamlanmasının ardından bulunduğu yerin koku ve gürültü nedeniyle yaşanmaz hale geleceğini savundu.
Mahkemenin davayı reddetmesi üzerine davacı vatandaş, belediyenin takdir yetkisini kötüye kullandığını, “çevresel etki değerlendirmesi gerekli değildir” raporu alınması gerektiği halde bu yükümlülüklerin yerine getirilmediğini savunarak kararı istinaf mahkemesine taşıdı.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesi de idare mahkemesinin kararının kaldırılacak nitelikte olmadığı gerekçesiyle istinaf talebini reddetti.
Bunun üzerine davacı vatandaş, Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine hükmeden Yüksek Mahkeme, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın Tekirdağ İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verdi.
Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı çerçevesinde kamusal makamların, çevreyi koruma ve geliştirme, bu bağlamda gerekli önlemleri alma yükümlülüklerinin bulunduğuna işaret edilen gerekçede, bunun nasıl yapılacağı ve bu kapsamda hangi tedbirlerin alınacağı hususunun kamu otoritelerinin takdirinde olduğu belirtildi.
Somut başvurunun koşullarında alınması gereken önemli tedbirlerden birinin, başvurucunun haklı kaygılarının ne denli gerçek olduğunun ve çevresel rahatsızlığın ne türden etkilerinin olabileceğinin objektif ve bilimsel verilerle ortaya konulması olduğu vurgulanan gerekçede, bu husustaki işlevsel yöntemlerden birinin de kapsama alınan projelerle ilgili çevresel etki değerlendirmesi çalışmalarının yapılması olduğu kaydedildi.
Gerekçede, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 4’üncü maddesinde çevresel etki değerlendirmesinin, “Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar” tanımladığı ifade edildi.
Su Ürünleri Toptan ve Perakende Satış Yerleri Yönetmeliği’nin 7’nci maddesine göre de kuruluş izni için gerekli belgelerden birinin “Mahalli Çevre Kurulunun, çevresel etkileri önemsizdir kararı veya çevresel etki değerlendirmesi olumlu raporu” olduğunun altı çizilen gerekçede, şu tespitlere yer verildi:
ÇED RAPORU ALINMADAN MI İNŞAA EDİLDİ?
“ÇED raporu alınması ve başvurucunun yakındığı rahatsızlıkların etki derecelerinin ortaya konulması veya çevresel etkilerin önemsiz olduğunun saptanması açısından Mahalli Çevre Kurulundan bu yönde bir rapor alınmasının mevzuatta koşul olarak düzenlenmiş olması önemlidir. Bu durumda başvurucunun yargılama sürecinde ileri sürdüğü ÇED raporu alınmasına ilişkin iddiası hakkında derece mahkemesi kararlarında herhangi bir değerlendirmenin yer almaması ve mevzuat hükümlerine rağmen bu konuda bir gerekliliğin olup olmadığı konusunda inceleme yapılmaması, başvurucunun çevresel rahatsızlığa ilişkin iddiaları hakkında özenli bir yargılama yapılmadığı anlamına gelecektir.”
Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda her çeşit toptancı halini yapmak, yaptırmak büyükşehir belediyelerinin görev ve sorumlulukları arasında sayıldığı aktarılan gerekçede, ilgili yönetmelikte de su ürünleri hallerinin mesken, iş yeri, zararlı madde üreten tesisler ve benzeri yerlere yakın alanlarda kurulamayacağının düzenlendiği belirtildi.
BALIK HALİ İPTAL EDİLEBİLİR!
Gerekçede, şunlar kaydedildi:
“Somut olayla ilgili olarak açılan tespit davası kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda, belediye tarafından hafriyat çalışması yapılırken herhangi bir emniyet ve kazı önleminin alınmadığı, komşu parsele ait duvarın bir kısmının yıkıldığı ve yağışlı havalarda komşu parseldeki bağımsız bölümlerin zarar görebileceği belirtilmiştir. Derece mahkemelerince başvurucunun esaslı iddialarına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış, özenli bir yargılama yürütülerek anayasal standartları karşılayan nitelikte ilgili ve yeterli gerekçelere yer verilmemiştir. Bu durumda başvurucunun menfaati ile belediyenin görev ve sorumlulukları kapsamında yürütmesi gereken kamu hizmetiyle ortaya çıkacak kamusal yarar bağlamında, somut başvuru özelinde karşı karşıya gelen menfaatler arasında, derece mahkemeleri tarafından bir değerlendirme ortaya konulmamıştır. Bu tespitler ışığında başvurucunun özel hayata saygı hakkı bağlamında kamusal makamların üzerine düşen pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediği sonucuna varılmıştır.”
Kadir Albayrak yönetimi AYM’nın kararında da belirtildiği gibi özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği üzere bu güne kadar yapılan bir çok işte aynı ihlaller söz konusu mu?
Bu konuda net cevabın büyükşehir belediye başkanı Kadir Albayrak tarafından verilmesi bekleniyor.