http://lambadakicin.com/wp-content/uploads/2022/12/reklamalani2.gif
Bir zamanlar şehrin rüzgârı bile anason kokardı… Şimdi o koku da, o marka da tarihe karıştı. Tekirdağ Rakısı gitti; şehrimizin ruhundan bir parça eksildi.

Tekirdağ… Bir zamanlar sadece Marmara’nın incisi değil, aynı zamanda bir markanın, bir kültürün, bir duygunun da başkentiydi. Türkiye’nin en özel içkilerinden biri olan Tekirdağ Rakısı, sadece bir içki değil, bu kentin kimliğiydi.
Ama sonra bir sabah, özelleştirme denilen o soğuk kelimeyle birlikte bir şeyler sessizce elimizden kaydı gitti.
TEKEL satıldı. Fabrikanın kapısından çıkan son anason kokusu da rüzgârla birlikte uzaklara karıştı.
Ve biz farkında bile olmadan bir markadan fazlasını kaybettik: Şehrimizin parfümünü, hafızasını, hikâyesini…
Benim çocukluğumda, her üzüm mevsimi geldiğinde TEKEL Şarap Fabrikası’nın çevresi başlı başına bir şölen olurdu. Anason kokusu, sokaklara, evlere, limana kadar yayılırdı.
Yoldan geçen biri bile “Burada Tekirdağ var” derdi, çünkü o koku sadece anason değil, bu şehrin ruhunun kokusuydu.
Bugün o kokudan eser yok.
Ne o fabrikanın sesi, ne o rüzgârda anasonun izi kaldı.
Tekirdağ Rakısı hâlâ raflarda belki ama bizim Tekirdağ’ımızın rakısı değil o artık.
Adı kaldı sadece… Ruhu çoktan başka diyarlara göç etti.
Ben büyürken bu şehirde en çok o kayba üzüldüm.
Bir fabrikanın değil, bir kimliğin satılmasına…
Bir şehrin kokusunun, hatırasının, markasının yok olmasına…
Anason, Tekirdağ’ın parfümüydü.
Ve biz o parfümü, sessizce, bir ihale tutanağında kaybettik.
Lambadaki Cin Nijat Ayvaz
KÜLTÜR VE SANAT
6 gün önceGÜNDEM
9 gün önceGENEL
9 gün önceGENEL
16 gün önceGÜNDEM
19 gün önceGENEL
20 gün önceGÜNDEM
21 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.